• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • Bartın 21 °C
  • Ankara 18 °C
  • Bolu 19 °C
  • Kastamonu 18 °C
  • Zonguldak 20 °C
  • Karabük 21 °C
  • CHP Belediye Meclisinde Fark Attı!
  • “Bu Sonuç Ekonomik Krizin Faturasıdır”
  • Fırıncıoğlu’na çocuklardan sevgi seli!
  • CHP Belediye Meclisinde Fark Attı!
  • “Bu Sonuç Ekonomik Krizin Faturasıdır”
  • Fırıncıoğlu’na çocuklardan sevgi seli!

Manav’dan siyasi partilere birlik ve beraberlik çağrısı

Ak Parti İl Başkanlığı tarafından 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü münasebetiyle Bartın Öğretmenevinde düzenlenen kahvaltı programında İl Başkanı Hüseyin Manav, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Manav’dan siyasi partilere birlik ve beraberlik çağrısı

İl Başkanı Hüseyin Manav, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü münasebetiyle Bartın Öğretmenevinde düzenlenen kahvaltı programında gündemle ilgili sorularını yanıtladı. Bartın Gazeteciler Derneği Başkanı Güngör Yavuzaslan’ın “Yerel anlamda ilimizde birçok sorunlarımız var. Göç ve işsizlik konusu özellikle kanayan bir yara. Tüm unvanları bırakarak tüm siyasetçilerimiz neden bir masanın etrafına toplanıp da Bartın’da bu siyasi kültür oluşturulamıyor? Siyaset yapan herkes neden Bartın’ın sorunlarında bir olamıyor? Bartın için siyasi barış projeniz var mı?” şeklinde ki sorusuna içtenlikle yanıt vererek, “Bartın’da tüm siyasi parti temsilcileriyle hiçbir sorunumuz yok. Ben hiçbir zaman kavganın tarafı olmadım. CHP İl Başkanı Sayın Mehmet Arslan, MHP İl Başkanı Sayın Ercüment Özçelik ve Saadet Partisi İl Başkanı Sayın Ünal Yurtbay ile diğer siyasi partilerin temsilcileriyle şahsi veya siyasi tartışmam olmamıştır. Her zaman her ortamda da birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeyi severim. Tabi herkes kendi siyasetini yapıyor. Böyle olunca da biraraya gelmek zor oluyor. Aslında siyasi partilerden ziyade belediyelerle biraraya gelip yapmamız çok anlamlı olacak. Valiliği, belediyesi, il genel meclisi, vekilleri ve kurumlar yapmak gerekiyor. Belediyeler Birliği’nin kurulmasının amacı budur. En basit örnek TOKİ Köprüsüdür. Yıllardır bu şekilde kalmasının nedeni diyalog kopukluğudur” dedi.

Kırsalda yaşanan öğretmen sıkıntıları konuşuldu

Eğitimde yaşanan sıkıntıları dile getiren Dernek Başkanı Yavuzaslan, kırsal kesimde yaşanan öğretmen sıkıntılarını gündeme getirerek, sorunun çözümü noktasında adımlar atılıp atılmayacağını sordu. Eğitimde yaşanan bazı sıkıntıların olduğunu belirten İl Başkanı Manav: “Şuanda sözleşmeli öğretmenlere çakılı kadro geliyor. Siyaseten kim güçlüyse puan durumuna bakmadan en iyi okula yerleştirirlerdi. Şimdi ise bir yere atanan öğretmen artık 10 yıl orada görev yapacak. Bu zorunlu hale geliyor. Bartın’ın en uzak yeri 50 km. Yani köyde kalan öğretmen yok artık. Hepsi merkeze gelip gidiyor. Eğitimde yaşadığımız bazı sıkıntılarımız var. Bunu yöneticilerimiz muhakkak değerlendirecekler. Muhakkak çözümü noktasında gerekenler yapılacaktır. Bütçeden en fazla pay artık eğitime veriliyor. Çünkü bizim kurtuluşumuz eğitimde. İnsanların eğitim seviyesi yükseldiğinde daha az kavga ve ayrışma olacaktır” şeklinde ifade etti.

Millet onlara gereken cevabı verecek

Hükümet sistemini içeren anayasa değişikliği ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Manav: “Hükümet sistemini içeren anayasa değişikliği Salı günü itibariyle meclise geldi ve önceki gün istenmeyen olaylar yaşansa da her gün 3 madde şeklinde devam ediyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu aylar öncesinden ekranların karşısına çıkıp “Kan dökmeden bu anayasayı bu değişikliği” geçiremeyeceksiniz söylemiyle bunun işaretini vermişti. Beğenirsiniz beğenmezsiniz, bunu meclisin kürsüsünden anlatırsınız. İşi kabadayılığa götürüp, sessiz sessiz arkadan yaklaşıp bir milletvekili arkadaşına yumruk atıp burnunu kıracak kadar bu işi ayağa düşürmenin anlamı yok. Dünya ülkeleri mecliste yaşananları izledikçe CHP’lilerin çok mu hoşlarını gidiyor? Bir kere bu hareketi kınıyoruz. Orası kavga yeri değil. Orası millet ve memleket için fikirlerin tartışılıp konuşulduğu bir yer. Bu meclisin ilk kurulduğu günlerde böyle kavgalar yapılmamış. Bu arkadaşlar siyasetçinin ötesine geçmiş ama millet onlara gereken cevabı verecektir” dedi.

Rejimin adı 1923’te konuldu

Anayasa değişikliğinin rejim değişikliği olarak yansıtılmak istendiğini belirten Manav: “Anayasa değişikliği Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın ve yetkili kurullarla aklıselim insanların söylediği şey bu bir rejim değişikliği değildir. Bu bir hükümet sistemi değişikliğidir. Rejimin adı 1923’te konulmuştur. Rejimimiz demokratik, laik, hukuk devleti ilkelerine dayalı Cumhuriyettir. Bu değişmez. Ancak hükümet sistemi parlamenter sistemi olur, başkanlık sistemi olur, partili cumhurbaşkanı sistemi olur. Ülkenin ihtiyaçları neyi gerektiriyorsa ona göre düzenlersiniz. Bugün baktığımızda başkanlık sistemi hem Amerika’da hem Avrupa’da var. Cumhuriyetlerde demokratik rejimlerde başkanlık sistemi daha verimlidir. Kuvvetler ayrılığını daha net ortaya koyar ve güçlü bir hükümet elde edersiniz. Ülkemizin üzerinde oynanan oyunlar, yaşadığımız süreçler, içerde terör örgütlerinin tamamının tek merkezli hareket etmesi, dışarıda müttefik dost bildiğimiz ülkelerin nasıl kuyumuzu kazdığını gördüğümüz bir ortamda terörle mücadele edebilmek için güçlü bir hükümete ihtiyacımız var. Güçlü hükümette ancak bu başkanlık sistemi ile mümkün. Meclisin de gerçek görevine dönmesi, yasama görevini yürütmesi lazım. Bugün dünyanın başarılı gördüğümüz ülkelerinde denenmiş bir sistem. İçinde bulunduğumuz sıkıntılardan kurtulmak içinde bizim acilen kavuşmamız gereken bir sistem” şeklinde ifade etti.

Biz anayasa değişikliğini destekliyoruz ve onaylıyoruz

“Padişahlığı getiriyorlar” şeklinde yapılan eleştirilere yanıt veren Manav: “Şimdi diyorlar ki padişahlık yaratacak. Aslında mevcut sistemde sayın cumhurbaşkanımız başbakan olarak sonsuz defa seçilebilir. Partinin tüzüğünü değiştirip 3 dönem kuralını kaldırırsanız istediği kadar bu ülkenin Başbakanı olarak görevde kalabilir. Ama şuanda kendini 2 dönemle bağlıyor. Onda da seçilip seçilemeyeceği belli değil. 2 dönem kuralı olduğu için kendisini kısıtlamasına yönelik. Onun için değerli arkadaşlar bir daha koalisyonların yaşanmaması, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde krizlerin yaşanmaması, terörle, faiz lobisiyle mücadele edilebilmesi için bu değişiklikler şart. Onun için biz anayasa değişikliğini destekliyoruz ve onaylıyoruz. Bununla ilgili meclisten geçtikten sonra referandum sürecinde bunu insanımıza anlatacağız. Toplumun gözünde en temel dikkat çeken hususların bunlar olduğunu düşünüyoruz. Bunları da insanımızın gayet iyi anladığını düşünüyoruz” dedi.

Santrali Filyos’a kaydırabilmenin mücadelesini verelim

Termik santral ile ilgili sorulan soruya da içtenlikle yanıt veren Manav, santralin yerinin tartışılması gerektiğini yineledi. Manav, konuşmasında: “Ben termik santrale körü körüne karşı değilim. Enerjinin ülkeler arası savaşlara neden olduğu, terör olaylarına neden olduğu, dünya ticaretinin merkezinin enerji olduğu bir dünyada kimse ‘Biz yer altındaki enerji kaynaklarımızı değerlendirmeyelim’ diyemez. Ancak ben ne jeologum ne de mühendisim. Elimizden geldiğinde bu konuyu araştırıp okuyoruz. En azından bir madenci çocuğuyum. Madenin ya da madenciliğin ne olduğunu az çok biliyoruz. Bu noktadan bakılında santrale karşı olmak mümkün değil. Ancak yapılacak santralin büyüklüğü, yeri, bunun etkileri, getirileri ve götürüleri değerlendirilip tartışılmalı. Halen de bu sözümün arkasındayım. Bunu Tarlaağzı’na yapmak yerine Filyos’a yapmak bana göre tartışılması gereken bir konu. Sadece ÇED raporu onaylandı diye santralin buraya yapılacağına dair bana göre halen daha bir şey yok. Biz aslında santral yapılmasın, yapılmasın mücadelesi yerine santrali Fİlyos’a nasıl kaydırabilir bunun mücadelesini vermek zorundayız. Ben bu konuda halen daha üzerime ne düşüyorsa bunu yapıyorum. Buraya yapılacak santralin 5 katı büyüklüğünde Çatalağzı’na yapılan santral var. Buraya yapılacak olan santral her biri 650 megavat gücünde 2 üniteden oluşan toplam da 1300 megavat güce sahip olacak bir santral” şeklinde ifade etti.

3 konuya dikkat edelim

Ülke menfaatlerinin önemli olduğunu belirten Manav: “Ülke menfaatleri göz önünde bulundurulduğunda bu santralin buraya yapılması kesinleşirse ve bizim de buna karşı koyacak gücümüz kalmadığı takdirde bizim 3 şeyi iyi değerlendirmemiz lazım. Sadece Amasra’dan çıkacak kömürün kullanılması 1 gram ithal kömürün kullanılmaması lazım. Bunun sözleşmelere büyük ve koyu harflerle yazılması lazım. Eğer yatırımcı sözleşme şartlarına uymazsa Bartın halkı firmanın kapısına dayanır. O zaman toplumsal karşı koyma hakkı sana geçer. İkincisi sadece burada bölge insanın çalıştırılması lazım. Çin’den Polonya’dan ya da Türkiye’nin Şırnak’ından Manisa’sından insan getirilip çalıştırılmaması lazım. Bölgemiz Türkiye’deki en yüksek işsizlik oranlarına sahip olan bir bölge. Üçüncüsü de santralde dünya teknolojisinin kabul ettiği en üst düzey teknoloji kullanılacak ve tedbirleri alınacak” ifadelerini kullandı.

Kül kaloriyi düşürebilmek için tekrar kömüre karıştırılacak

Manav, santralin Almanya’dan getirileceği iddialarına yönelik açıklamasında da: “Benim bildiğim Almanya’da bu büyüklükte bir santral yol. Buraya yapılacak santral Çin’de yapılacak. Almanya’da kendi nüfusuna göre yapılan santraller var. Kendim gittim, gördüm. 90 bin nüfuslu Lünen şehrinde bile 150 megavat gücünde santral var. Tekrar ediyorum Hüseyin Manav olarak ben halen daha bu santralin Tarlaağzı yerine başka bir yere kurulması gerektiğine inanan birisiyim. Ancak bu olmazsa diğer söylediklerimin gündeme getirilmesine inanıyorum. Santrali yüzde 100 tedbirlerle de yapsa bunu yabancı bir ülkenin kömürüyle çalıştıracaksa bunu gitsin o ülkeye kursun benim ülkeme kurmasın. Burada önemli olan yerli kömürün değerlendirilmesi. Liman ÇED’in alınması konusunu Mehmet Hattat’a bizzat bakanlıkta ben sordum. “Ben günlük 20 bin ton kömür üreteceğim. Bunun 5 bin tonunu da satacağım” dedi. Lavvara girmiyor daha da üstüne taş, toprak, çakıl atacağım diyor. Bugün Çatalağzı’ndaki en modern santrallerin yakabileceği kömürün kapasitesi bin 200 ya da bin 300 kalori. Bizim Amasra’dan çıkan kömürümüz 5 bin- 6in kalori. Bu bizim kovalı sobaları erittiği gibi santrali de 3 günde eritir. Küle gelince de kaloriyi düşürmek için tekrar kömüre karıştırılması düşünülüyor sanırım” dedi.

Belediyeye çöplük demedim

Son olarak Bartın Belediye Meclisinde Ak Partili Meclis Üyeleri ve MHP Meclis Üyesi Mehmet Sandıklı arasında yaşanan tartışmaları da değerlendiren Manav: “Yaşanan tartışma bana göre çok basit bir tartışma değil. Orada arkadaşlarımız yine çok ferasetli davranmışlar. Bu konuyla ilgili şunu belirtmek isterim ki ben açıklamalarımda Belediyeye çöplük demedim. Bir kere Belediyeye çöplük demek bizim haddimize değil. Lafın tamamına bakılacak olursa 5393 Sayılı yasada da belirtildiği üzere o idarenin yani o meclisin başı belediye başkanıdır amiyane tabirle o çöplüğün başı Cemal Akın’dır dedim. Bu söz idare anlamında kullanılanmış bir sözdür. FETÖ’cü meselesine gelince Mehmet Bey orada “Ben FETÖ ile mücadele ettim. Kimin asker kaçağı olduğunu, kimin çürük raporu aldığını Yılmaz Tunç’a sorun” diyor. Şimdi böyle deyince o mu bizi FETÖ’cülükle suçluyor?” dedi.

  • Yorumlar 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 5 Mayıs 2013 Ajans Bartın | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0551 120 3535