• BIST 8718.11
  • Altın 2245.316
  • Dolar 32.3297
  • Euro 35.1766
  • Bartın 2 °C
  • Ankara 2 °C
  • Bolu -2 °C
  • Kastamonu 1 °C
  • Zonguldak 2 °C
  • Karabük 1 °C
  • Sinemada Şaşkına Çeviren Evlilik Teklifi
  • Engelsiz Sanat Evi Faaliyetlerine Devam Ediyor
  • Zabıta’dan Fırın Denetimi
  • Sinemada Şaşkına Çeviren Evlilik Teklifi
  • Engelsiz Sanat Evi Faaliyetlerine Devam Ediyor
  • Zabıta’dan Fırın Denetimi

Milletvekili Tunç, istismar olaylarıyla ilgili oluşturulan Meclis Araştırma Komisyonu raporunu TBMM’de değerlendirdi

AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Çocuklara Yönelik Her Türlü İstismar Olaylarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu raporu hakkında TBMM Genel Kurulu'nda konuşma yaptı.
Milletvekili Tunç, istismar olaylarıyla ilgili oluşturulan Meclis Araştırma Komisyonu raporunu TBMM’de değerlendirdi

AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda Çocuklara Yönelik Her Türlü İstismar Olaylarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu raporu ile ilgili konuşma yaptı. Meclis Araştırma Komisyonunun başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismarın araştırılması ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulduğunu belirten Milletvekili Tunç; “Komisyonumuz bütün siyasi partilerin, iktidarıyla muhalefetiyle, bu konuda vermiş oldukları araştırma önergelerinin birleştirilmesi üzerine kuruldu ve 21 Nisan 2016 tarihinde de çalışmalarına başladı. Dört aylık bir çalışma süresi içerisinde, 3+1 ay ek süre istedik ve ardından da raporumuzu hazırlamak için geniş bir zamanımız oldu ve rapor hazırlığı tamamlandıktan sonra da 442 sayılı Rapor olarak milletvekillerimize dağıtımı gerçekleştirildi, bugün de bunun görüşmelerini gerçekleştiriyoruz” dedi.

Gerekli tedbirleri mutlaka alması gerekiyor

Çocukların tüm kötülüklerden korunması gerektiğini söyleyen Tunç; “Çocukların korunması konusu gerçekten hepimizin hassas olduğu bir konu çünkü çocuklarımız bizim geleceğimiz, geleceğimizi garanti altına alabilmemiz için de onları tüm kötülüklerden korumamız gerekiyor. Çünkü onlar dışarıdan gelecek tehditlere, kötülüklere karşı en savunmasız toplum kesimi. O zaman, çocuklarımız üzerinde çok hassas durmalıyız. Burada, tabii, görev en başta anne babalara düşüyor. Ancak, tabii, anne babaların alacağı tedbirler de elbette ki yeterli değil, dolayısıyla devletin bu konuda gerekli tedbirleri mutlaka alması gerekiyor. Bunun için, tabii, devlet olarak bugüne kadar çocuklar konusunda Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri neler yaptı? Geçmişte elbette ki yapılanlar var, özellikle çocuk haklarıyla ilgili imzalamadığımız hiçbir uluslararası sözleşme hemen hemen kalmadı” diye konuştu.

Hepsinde Türkiye’nin imzası var

Tunç; “En son geçen yıl imzaladığımız uluslararası sözleşmeyle beraber şu anda çocuk hakları, çocukların korunmasıyla ilgili tüm uluslararası sözleşmelerde, Lanzarote başta olmak üzere, hepsinde Türkiye’nin imzası var. On beş yıla baktığımız zaman geriye dönük AK Parti iktidarında, bu sözleşmelerin uygulanması ve Anayasa’mızda çocuk haklarıyla ilgili düzenlemeler, yine mevzuatımızda Çocuk Koruma Kanunu, Türk Ceza Kanunu’nda çocukları korumaya yönelik düzenlemelerin de hep son on beş yıla denk geldiğini, AK Parti iktidarlarında bunların hayata geçtiğini söylemek mümkün. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni 1990 yılında biz imzalamıştık. O tarihten bu yana da, özellikle 2000’li yıllarda çocukların korunmasına yönelik Birleşmiş Milletler sözleşmesinin birçok hükmünün icrasına yönelik uygulamalar gerçekleştirildi” şeklinde konuştu.

Alınması gereken tedbirlerle ilgili bizim komisyon kuruldu

Komisyon tarafından gerekli araştırmaların yapıldığını belirten Milletvekili Tunç, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı; “2010 yılında Anayasa’mıza çocukların korunması hususu girdi. 2004 yılından itibaren de Mecliste yine çocukların korunmasına ilişkin, gerek uyuşturucudan korunması gerek eğitim gören çocukların korunmasıyla ilgili, her türlü kötü alışkanlıklardan çocukları korumayla ilgili çeşitli komisyonlar kuruldu ve en son da başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismarın -fiziksel olabilir, çocukların ihmali olabilir bütün istismar çeşitleriyle alakalı araştırılması ve alınması gereken tedbirlerle ilgili bizim komisyonumuz kuruldu. Bu konuda tüm dünya ülkelerinde bu sorun var sadece Türkiye'de değil. Evet, önemli bir sorun, üzerinde durulması gereken bir sorun. Tüm bu tedbirlere rağmen hâlâ bizi üzen haberler maalesef ortaya çıkıyor, işte Adana’da meydana gelen olay. Bunların en aza indirilmesi, yok edilmesi anlamında daha neler yapılabilir?

Bundan sonra daha neler yapılabilir?

Bununla ilgili de Hükûmetimiz elbette ki çalışmalarını sürdürüyor ancak bizler de Meclis araştırma komisyonu olarak öne sürdüğümüz tedbirler paketinde -biraz önce Mahmut Bey’in bahsettiği seksen sekiz somut öneri- bu önerileri biz seksen sekiz maddede özetledik, aslında bunun açıklaması, detayı raporun tamamında var ancak seksen sekiz somut öneriyi acil alınması gereken tedbirler olarak belirledik. Tabii bundan sonra daha neler yapılabilir? Yine bu konuda gerek Meclis olarak gerek yürütme olarak, Hükûmet olarak çalışmalarımızı sürdürmemiz lazım. Bugün AK Parti grup toplantısında Sayın Cumhurbaşkanımız konunun üzerine hassasiyetle yaklaştıklarını vurguladı ve çocuk istismarının önlenmesi noktasında ne gerekiyorsa yapmamız gerektiğini, bugüne kadar yapılmış çalışmaların neden yeterli olmadığını ve bundan sonra daha neler yapılması gerektiğini belirleyelim ve bu amaçla da Sayın Başbakan Yardımcımız Recep Akdağ Başkanlığında 6 bakandan oluşan bir komisyon kurulacak, bu komisyon da ayrıca bir eylem planı anlamında çalışmasını sürdürecek.

Gerekli çalışmaları yapacaklarına yürekten inanıyoruz

Bizim Meclis olarak yaptığımız çalışma yürütmeye bir öneriler paketi. Şimdi oluşturulan 6 bakanımızdan oluşan komisyon da bu öneriler paketi ve belki tespit edecekleri başka önerilerle beraber bir eylem planı oluşturarak süratle alınması gereken tedbirlerin alınması noktasında gerekli çalışmaları yapacaklarına yürekten inanıyoruz. Tabii, bu 88 somut önerinin aradan geçen zaman içerisinde birçok hususun, önemli gördüğümüz hususların da -gerek mevzuat gerek idari yoldan yapılacak tedbirlerle alakalı- hayata geçirildiğini de görmek mümkün. Komisyonumuz çocuğun üstün yararını gözeterek çalıştı değerli milletvekilleri. Burada çocuklarımızı politik tartışmaların kurbanı etmeyelim dedik. Komisyon çalışmalarına başladığında katılımı önemsedik. Muhalefet partilerimizin temsilcilerinden uzmanlar önermelerini istedik, sivil toplum kuruluşu temsilcilerini önermelerini istedik.

Raporumuzu hazırladık

İktidarıyla muhalefetiyle önerilen tüm uzmanları, gerek üniversitelerimizden gerek barolarımızdan gerek çocuk haklarıyla ilgilenen sivil toplum kuruluşlarından çok sayıda uzmanı Komisyonumuza davet ettik. UNICEF’ten, Uluslararası Çalışma Örgütünden temsilciler geldi. Hatta yurt dışında çocuk istismarıyla ilgili akademik çalışma yapan ve dünyaca ünlü profesörlerimizi internet kanalıyla görüntülü olarak Komisyonda dinledik ve tüm bu çalışmalar ışığında raporumuzu hazırladık. Ayrıca, üniversitelerin ve baroların çocuk hakları merkezlerine, tüm bunlara yazılar yazdık, sivil toplum kuruluşlarına da yazdık ve dedik ki: “Bizlere çocuk istismarı ve diğer çocuk istismarı çeşitleriyle ilgili olarak bunların sebepleri, önlenmesi noktasındaki görüşlerinizi iletin.” ve oralardan gelen 52 adet rapor oldu. Hemen hemen tamamına yakını gönderdi, barolarımız da gönderdi. Ben Komisyonumuza katkı sunan tüm milletvekillerimize, uzmanlarımıza, üniversitelerimize, barolarımıza, çocuk haklarıyla ilgili çalışan derneklerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza katkılarından dolayı çok çok teşekkür ediyorum.

Daimi bir çocuk hakları komisyonu kurulması gerekir

Yasama ve ulusal çocuk politikasıyla ilgili tedbirler olarak baktığımız zaman Türkiye Büyük Millet Meclisinde daimi bir çocuk hakları komisyonu kurulması gerekir. Evet, burada yasama çalışmaları yapılırken, yasal düzenlemeler geçerken çocuk gözüyle de bakan ve özellikle çocuğun üstün yararı açısından yasa tasarılarını ve tekliflerini inceleyecek bir komisyona ihtiyaç var. Bu komisyona ihtiyaç olduğu konusunda da tüm siyasi partiler mutabık. Bu konuda da biz teklifimizi AK parti’li milletvekilleri olarak verdik ve şu anda Anayasa Komisyonu gündeminde bekliyor. Umut ediyoruz, inşallah kısa süre içerisinde bu komisyon kurulur ve çocuklarımızla ilgili, Mecliste çok önemli çalışmalara imza atar ve çocuk istismarının önlenmesi noktasında da önemli çalışmalar yapar. Yine, il ve ilçelerimizdeki çocuk koruma koordinasyon kurullarının etkin hâle getirilmesi önerimiz var.

Multidisipliner bir yapının mutlaka olması lazım

Yine, bu konudaki uzmanların özellikle “Multidisipliner bir yapının mutlaka olması lazım.” görüşü hâkimdi. Bu anlamda da Çocuk Koruma Koordinasyon Merkezinin bir üst merkez olması lazım. Çünkü bu konunun, hem Adalet Bakanlığı hem Sağlık Bakanlığı hem Millî Eğitim Bakanlığı hem Emniyet, bir sürü boyutu var ve bu boyutların tamamını koordine edecek bir mekanizmanın mutlaka oluşması gerekiyor. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin başvuru usulüne ilişkin ihtiyari protokol onaylansın dedik. Bu, 7 Nisan 2017’de raporumuzdan sonra hayata geçen bir husus.

Alt sınır on sekiz yıl olarak belirlendi

Hukuki ve adli tedbirler anlamında özellikle çocuk istismarı suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun 103’üncü maddesiyle ilgili önerilerimiz oldu. Burada, özellikle Anayasa Mahkemesinin de iptal gerekçesinden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde 103’le ilgili yeni bir düzenleme yapıldı. Şimdi, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda çocuk istismarıyla ilgili suç çocuk istismarı olarak düzenlenmemişti. farklı bir şekilde düzenlenmişti, cezaları da bugüne kadar daha azdı, 2004 öncesi; 2004’ten sonra yeni TCK’da alt sınır sekiz yıl oldu, 2014’te yeni bir değişiklik yapıldı, bu sekiz yılı on altı yıla çıkardık; yeterli görmedik, yine, 2017’de de özellikle mağdurun yaş küçüklüğünü dikkate alarak alt sınır on sekiz yıl olarak belirlendi.

Türk Ceza Kanunu’nda düzenleme yapılmalı

Avrupa ülkelerindeki, mukayeseli hukuktaki ceza miktarlarına baktığımız zaman alt sınırın sekiz yıldan başladığını görüyoruz ama bizde şu anda alt sınır on sekiz yıldan başlıyor. Tabii, Ceza Kanunu’muzda düzenlenmesi gereken diğer hususlarla ilgili de raporumuzda önerilerimiz mevcut. Özellikle Türk Ceza Kanunu’nda çocuk istismarı suçuna verilecek cezalarda istismar eden ile mağdur arasındaki yaş farkının da gözetilmesi gerektiğini önerdik, mağdur ile fail arasındaki yaş farkı arttıkça cezada da kademeli bir artış olmalıdır dedik. Yeni yasal düzenleme gelecek, tabii, bu konuda da inşallah raporumuzdaki bu teklif dikkate alınacaktır. Çocuk pornografisine bilerek erişim sağlanması suç olarak tanımlanmalı ve Türk Ceza Kanunu’nda bu yönde düzenleme yapılmalıdır dedik.

Yapılması gereken değişiklikler var

Mağdurların, suç mağduru çocukların tekrar tekrar ifadelerinin alınmasının önüne geçilmesi ve onların örselenmemesi açısından çocuk izleme merkezlerinin sayısının tüm illere yaygınlaştırılması, eğer çocuk izleme merkezi yoksa bir ilde, orada da çocuk birimleri, adliyede olsun, bu noktada ifadeler alınırken çocuklar örselenmesin. Bu anlamda da özellikle Ceza Muhakemesi Kanunu’nda da yapılması gereken değişiklikler var. Aynı zamanda da çocuk izleme merkezlerinin yönetmeliğinin de, şu anda hazırlanmak olan yönetmeliğin de bir an önce çıkarılması ve mağdur hakları yasa tasarısının da Meclis gündemimize, şu anda hazırlanan tasarının bir an önce gelmesi noktasındaki taleplerimiz hemen hemen icraata geçen talepler olarak önümüzde duruyor.

Yasal düzenleme gerekiyor

Suça sürüklenen çocukların takiplerinin yapılabilmesi için ulusal veri tabanına kayıtları sağlanmalıdır. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Kanunu’nda 108’inci madde meselesi, özellikle kastrasyon meselesi çok tartışılan mesele. Bu, Komisyon olarak bizim teklifimiz. Sanıkların, özellikle de pedofililerin tıbbi tedaviye tutulması, kimyasal kastrasyon dediğimiz. Bunun uygulanması, mevzuatta yerini alması ve Sağlık Bakanlığıyla koordineli bir şekilde etkin uygulanması bizim komisyonumuzun teklifleri arasında. Bu da tabii kamuoyunda yanlış aktarılan bir husus. Burada, tıbbi tedavi olarak geçti kanunda. Bu, usulü yönetmeliğe bırakıldı. Adalet Bakanlığı bu konuda yönetmelik çıkardı. Tabii, yönetmelik, Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından Danıştaya götürüldü. Danıştay, “Kişinin vücut bütünlüğüne dokunulması ancak kanunla mümkünse olabilir.” Anayasa’mızdaki bu hükmü gerekçe göstererek iptal etti. Şimdi, burada yasal düzenleme gerekiyor. Tıbbi tedavinin sınırlarının yasada belirlenmesi gerekiyor.

ÇAGO dediğimiz birimlerin artırılması şart

Gerek ilaçla ilgili gerek fizikî müdahaleyle ilgili, cerrahi müdahaleyle ilgili tedbirlerin neler olduğunun sınırları yasada belirlenmesi gerekiyor. Bununla ilgili de bugün Adalet Bakanlığımız zaten gerekli açıklamayı yaptı, gerekli yasal düzenlemeyi gerçekleştireceklerini ifade etti. Biz Komisyon olarak bir de bu tedbirin denetimli serbestlik süresi içerisinde şu anda olabiliyor, denetimli serbestlik bittikten sonra da devam etmesi yönünde görüşümüz var. Tabii, adli konularla ilgili çok sayıda, özellikle adliyelerdeki Çocuklarla Adli Görüşme Odaları dediğimiz ÇAGO dediğimiz birimlerin artırılması, çocukların yetişkinlerden ayrı yerlerde psikologlar, sosyologlar eşliğinde ifadelerinin alınması, çocuk belki ifadesinin alındığını bile fark etmeden o ifadelerini gerek soruşturma aşamasında gerek kovuşturma aşamasında verebilmesi gerekiyor.

Tüm yurtların ruhsatları Millî Eğitim Bakanlığı tarafından verilecek

Tabii, raporun detayında eğitimle ilgili önemli tedbirler var. Süremiz kısıtlı olduğu için hepsine değinemiyorum. Eğitimle ilgili, özellikle çocuk istismarına yönelik, çocuk istismarı tehdidi olan yerler, yurtlar, okullar, özellikle özel yurtlar. Çünkü komisyonun kurulma aşaması bir özel yurttan ortaya çıkan olaydan sonra meydana geldi ve burada “Tüm yurtların ruhsatlarının verilmesi, denetimi, hepsi Millî Eğitim Bakanlığına verilsin.” önerimiz vardı, bizim bu önerimiz gerçekleşti. 2 Aralık 2016 tarihinde 6764 sayılı Kanun’la 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 13’üncü maddesinin 2’nci fıkrasına eklenen maddeyle artık Türkiye'de özel ya da kamu, tüm yurtların ruhsatları Millî Eğitim Bakanlığı tarafından verilecek ve Millî Eğitim Bakanlığı tarafından da denetlenecek.

Periyodik olarak hizmet içi eğitimden geçirilmeli

Özellikle, rehberlik ders saatlerinin artırılması, rehberlik derslerinin zorunlu hâle gelmesi, rehber öğretmenlerin sayısının artırılması gibi eğitimle alakalı alınabilecek çok önemli önerilerimiz var. Çocuklarla ilgilenecek tüm kurumlar, kuruluşlar -özel ya da kamu- kim çocukla ilgileniyorsa, kim çocuğa hizmet veriyorsa özellikle oralarda çalışacak kişilerin, artık, bu suçları işlemeyen, hatta kadın ağırlıklı olması noktasında da Komisyonumuzun önerileri var. Üniversitelerde, çocukla ilgili alanlarda meslek elemanı yetiştiren tüm bölümlerde çocuk ihmal ve istismarıyla ilgili konular müfredata dâhil edilmelidir diyoruz. Kamu ve özel sektörde çalışan tüm öğretmenler zorunlu olarak, çocuk istismarı konusunda periyodik olarak hizmet içi eğitimden geçirilmeli diyoruz.

Çalışmalar yapmasını istiyoruz

Bu konuda, anne babalara çocuk istismarı konusunda eğitimler verilmeli, hatta bu eğitimler zorunlu hâle getirilmeli diyoruz önerilerimizde. Bu eğitimlere gelmeyenlere gerekli cezai yaptırım uygulanmalı diyoruz çünkü çocuklara, özellikle küçük yaştan itibaren istismardan korunabilmesi için iyi dokunuş-kötü dokunuş nedir, tüm bunları ilk etapta öğretecek olan anne babalardır ama anne babaların da bu konuda eğitilmesi, bilgilendirilmesi lazım. Bu konuda gerek Millî Eğitim Bakanlığının gerekse yerel yönetimlerin de çalışmalar yapmasını istiyoruz. Aile ve sosyal politikalarla ilgili tedbirlere baktığımızda da çok geniş bir paketimiz var. Özellikle çocuk istismarının boyutlarıyla ilgili yani bu konuda net bir istatistiki bilgi. Maalesef, araştırmalar var ama çok değişik rakamlar var ancak elimizde, özellikle resmî rakam olarak ifade edebileceğimiz Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün sayıları var. Bunlar resmî rakamlar çünkü burada sürekli ifade ediliyor, “Çocuk istismarıyla ilgili oranlar AK Parti iktidarında yüzde 700 arttı.” deniliyor; böyle bir şey yok. Bu konuyu siyasi malzeme yapmamamız lazım. Bir tek çocuğumuzun bile istismara uğraması yüreğimizi sızlatır, hiç olmasın ama rakamları da çarpıtmamak lazım.

Tüm suçlar ve kararlar baz alınıyor

Bakın, çocukların cinsel istismarında suç ve karar sayıları Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün resmî rakamı. 2002 ile 2009 arasını farklı değerlendirmemiz lazım, 2009 ile 2017 arasını farklı değerlendirmemiz lazım. Niye? Çünkü UYAP’a geçtik. UYAP’a geçtikten sonra sistem suç sayısı farklılık arz ediyor. Neden? UYAP’a geçmeden önce, 2002’de çocukların cinsel istismarı suçuyla ilgili açılan dava sayısı 4.988 keşke hiç açılmasa yani hiç bu suç ortaya çıkmasa- mahkûmiyet 3.443. UYAP’a geçeceğimiz son yıl, 2008’de 4.061, mahkûmiyet 2.250. UYAP’a geçtik, ne oldu? 2009 geçiş süreci. 2010’da bir anda 16.135 yani bir yılda çocuk istismarı davası 4 binden 16 bine çıkar mı? Çıkmaz. Dolayısıyla, UYAP’ta bir değişiklik oldu. Nedir o? UYAP sisteminde, çocukların cinsel istismarı suçuna ilişkin açılan davalara ait verilerin rakamları, 2002-2008 yılları arasında dava sayısı olarak dosyadaki en ağır suç esas alınarak veriliyordu, 2009 yılı ve sonrasında ise UYAP bilişim sisteminde yapılan değişiklikle dosyada tüm suçlar ve kararlar baz alınıyor.

Karar sayılarının arttığını görüyoruz

O nedenle sayıda sanki 4 kat bir artış söz konusu gibi oluyor, böyle değil. O zaman ne yapacağız? 2010 yılında 16.135 dava vardı, 2017’de ne oldu, buna bakacağız, asıl sağlıklı değerlendirme budur. 16.135 dava, 16.348 olmuş 2017’de yani karşılaştırmayı yaparken 2002 ile 2017’yi yaparsak o aradaki değişiklikten dolayı kamuoyunu yanıltmış oluruz. Mahkûmiyet sonuçlarına baktığımız zaman, 2010’da 4.651 mahkûmiyet var yani 16.135 davanın 4.651’i mahkûmiyetle sonuçlanmış, 2017’de 16.348 davanın 13 bin 396’sı mahkûmiyetle sonuçlanmış. Yani, burada mahkûmiyet sayısının artmış olmasıyla yargının da artık bu konu üzerinde daha hassas davrandığını ve mevzuatla ilgili belirsizliğin de ortadan kalkmasıyla karar sayılarının da arttığını görüyoruz. Onun için “Yüzde 700.” dediğiniz zaman ortada bir rakam olması lazım. Resmî rakamlar bunlar.

Önerilerde bulunan arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum

Komisyonumuzun sağlıkla ilgili, medyayla ilgili, çalışma alanıyla ilgili, emniyet ve güvenlikle ilgili tespit ettiği çok sayıda öneri var. Bu önerilerin hayata geçmesi çocuklarımız için çok önemli. Bu konuyu lütfen siyasi, politik tartışmaların ötesinde tutalım ve gerekli tedbirlerin alınması noktasında el birliğiyle hareket edelim. Şu anda Meclis Araştırması Komisyonumuzun raporu, Türkiye’de çocuk istismarıyla, gerek cinsel istismar gerek diğer istismar türleriyle ilgili hazırlanmış olan ve emek sarf edilmiş olan en önemli kaynaktır. Bu kaynaktan Hükûmetimiz faydalanıyor. Birçok kanunun bu kaynaktan yararlanılarak hayata geçtiğini görüyoruz, idari tedbirler olarak da Türk Ceza Kanunu 103, Millî Eğitim Temel Kanunu. Millî Eğitimin, özel yurtların ve tüm yurtların denetiminin Millî Eğitim çatısı altında toplanması Komisyonun önerisiyle Mecliste gündeme geldi ve Komisyon raporumuzun dikkate alınacağını ve çocukların korunması anlamında hayırlı bir iş yaptığımızı belirtiyorum. Önerilerinden dolayı yapıcı önerilerde bulunan arkadaşlarımıza, milletvekillerimize huzurlarınızda çok çok teşekkür ediyorum.”

  • Yorumlar 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 5 Mayıs 2013 Ajans Bartın | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0551 120 3535