• BIST 9109.34
  • Altın 2919.651
  • Dolar 34.2345
  • Euro 37.6242
  • Bartın 23 °C
  • Ankara 22 °C
  • Bolu 21 °C
  • Kastamonu 20 °C
  • Zonguldak 24 °C
  • Karabük 23 °C
  • CHP Belediye Meclisinde Fark Attı!
  • “Bu Sonuç Ekonomik Krizin Faturasıdır”
  • Fırıncıoğlu’na çocuklardan sevgi seli!
  • CHP Belediye Meclisinde Fark Attı!
  • “Bu Sonuç Ekonomik Krizin Faturasıdır”
  • Fırıncıoğlu’na çocuklardan sevgi seli!

"Fındık piyasası yabancıların hegemonyasına terk edildi"

Saadet Partisi Bartın İl Başkanı Mücahit Mekeç, fındık hasadının başlamasıyla birlikte değerlendirmelerde bulunarak fındık piyasasındaki yabancı hegemonyasına değindi.
"Fındık piyasası yabancıların hegemonyasına terk edildi"

İl Başkanı Mekeç yaptığı değerlendirmelerde şu ifadeleri kullandı, “Fındık piyasası yabancıların hegemonyasına bırakılmıştır. Fındık fiyatları enflasyon oranının en az 3 katı olmalıdır. Toprak mahsulleri ofisi fındığın hepsini hemen almalıdır Hocamızın şu sözünü hatırlatıyorum. Fındık İsrail'in elinde olsaydı eczanelerde tane tane satardı. Bugün, fındığı, fındığın fiyatını, fındık üreticisinin haklı isyanını, birçok alanda olduğu gibi fındıkta da Türkiye’mizin Pazar yapıldığı, üreticimizin mahkûm edildiği gerçeğini konuşmak için bir aradayız. Tarım alanında Türkiye’nin en güçlü ürünü ve markası, Fındıktır. Türkiye, fındık konusunda dünya pazarına, ürün fiyatına, fındığa dayalı ürün endüstrisine yön verebilecek konumdadır. Fakat bunların hiç biri bugün gerçekleşmiş değildir. En fazla fındık üreten ve ihraç eden ülke Türkiye’dir. Fakat Türkiye ne fındığın fiyatını belirleyen ne de fındık borsasına ev sahipliği yapan ülkedir. Fındıkla geçimini sağlayan nüfus ve ekili fındık alanı büyüklüğü noktasında Türkiye, ilk sıradadır. Fakat fındık üreticisinin emeğinin karşılığını alamadığı, çoğu zaman zarar veya en az kazanç elde ettiği ülkede Türkiye’dir.

“Türkiye’nin dünya fındık ekonomisinden aldığı pay, devede kulak düzeyinde bile değil”

Dünya fındık üretiminin yüzde 65’e, ihracatının ise yüzde 75’e yakınını Türkiye gerçekleştiriyor. Buna rağmen Türkiye’nin dünya fındık ekonomisinden aldığı pay, devede kulak düzeyinde bile değil. Fındığın dünya ekonomisin ölçeğinde ürettiği ekonomik büyüklük 150 Milyar dolar iken Türkiye’nin fındık geliri; yıllık 1,5 ila 2,5 Milyar dolar arasında sıkışıp kalıyor. Yerli ve milli olmak yerine yerlilik ve millilik üzerinden afiş ve manşet siyaseti yapmayı tercih eden, yerli duruş ve milli görüş noktasında zafiyet katsayısı sürekli yükselen Ak Parti ve Erdoğan Hükümetleri; fındıkla ilgili olarak Türkiye’nin avantajlarını hükümsüz, öncülüğünü imkânsız hale getirecek karar ve uygulamalara devam ediyor. Bugün fındık tarlaları, fındık üreticileri hatta ve hatta fındıkla ilgili sektör kurumları dahi yabancıların hegemonyasına terk edildi. Son on yıllık süreçte; bilinçli şekilde olduğu kanaatini haklı kılacak biçimde; fındık üreticisi fındığa ve tarlasına küstürüldü.

“En yüksek gelir elde eden şirket, İtalyan menşeili”

Türkiye’de fındık ihracatından en yüksek gelir elde eden şirket, İtalyan menşeilidir. Türkiye, İtalya’ya fındık ihraç ederken, İtalyanlar bugün Türkiye’nin fındığını kendi malları yaparak ihraç ediyorlar. Bu anlamda fındıkta “özelleştirme” değil “yabancılaştırma” ve “yabancı tekeline boyun eğdirme” süreçleri titizlikle yürütülüyor. Birçok tarım ürününde ve madende olduğu gibi fındık konusunda da yanlış politikaların, yandaş kayırma organizasyonlarının üreticiye, ülkeye ve ülke ekonomisine verdiği zararı net bir şekilde görüyoruz.

“Ekonomik çöküşü durduramayacağınızı kabul edin”

Milletin cebine gitmesi gerekenin şirketin kasasına girmesinin sağlandığı, üreticiye verilmesi gereken desteğin ve teşvikin yabancı şirketlere aktarıldığı fındık piyasası gerçeği; fındık üreticisinin üzülmesine, küçülmesine, zarar etmesine ve fındık tarımından çekilmesine neden oluyor. Türkiye’ye yaşattıkları ekonomik darboğazı bilinmez yapmak, finansal çöküşü görünmez kılmak amacıyla; dün “ihanet azmettiricisi-darbe destekçisi” yaftası yapıştırdıkları ülkelerden bugün dolar desteği ve yatırım isteği talebinde bulunan Hükümete bir tavsiyemiz var. Uçaklara doluşup yurt dışından para talep etmek, yabancılara satılacak kurum ve kuruluşları belirlemek suretiyle ekonomik çöküşü durduramayacağınızı kabul edin. Uyguladığınız yöntem, başvurduğunuz yol batırdığınız ekonomiyi düze çıkarmaz. Yabancı bankalardan, ülkelerden, uluslararası piyasalardan, tefeci faiziyle borçlanmak yerine tekel üretici konumda olduğumuz fındık gibi ürünleri hem hammadde hem de son ürün, işlenmiş ürün olarak daha güçlü şekilde pazarlamayı tercih edin. Fındık konusunda İtalyan şirketine ve yandaşlarınızın şirketlerine avantaj, teşvik, destek ve omuz vermek yerine fındık üreticilerini desteklemeyi tercih edin. Fındık alımında uyguladığınız kotanın nedenini ve amacını bilmeyen yok. Bir tarafta, Dünyaya fındık satan Türkiye gerçeği, diğer tarafta kendi devletinin kurumuna fındığını satamayan Türkiye’nin fındık üreticisi var. Bu çelişkiden ve ayıptan kurtulmak gerek. Mevcut fındığın %20’sinden fazlasını almayan TMO üzerinden fındık alım fiyatı açıklamak, üreticiyi desteklemek değil, üreticiyi şirketlerin insafsızlığına terk etmektir.  TMO alımlarının geç başlatılması, internet üzerinden randevuların uzun zamana yayılması üreticileri tüccara mahkûm ediyor.

“Fındık alım fiyatı, fındığınızı çöpe atın fiyatıdır”

Hükümet ve Hükümet destekçisi İttifakın unsurları da bilmektedir ki; Türkiye’nin kötü yönetilmesinden, ekonomide kötü gidişatın benimsenmesinden, üretime dayalı ekonomik kurgunun tercih edilmemesinden, tek kişiye dayalı yönetim işleyişinden olumsuz etkilenmeyen insan, kesim, kitle, alan, sektör, kurum, konu ve ürün kalmadı. Fındık, bu noktada her yıl daha güçlü tekrarlanan bir olumsuzluk seyrine tabi tutuluyor. Maliyetleri sürekli artan üreticinin fındık tarımına dair aidiyeti ise sürekli azalıyor. Bu sonuç bilerek, isteyerek tabiri caizse taammüden gerçekleştiriliyor. Terini akıtan fındık üreticisi, karını artıran ise şirketler. Fındık ocaklarının hizmetini gören de, fındık fiyatı üzerinden ocağına incir ağacı dikilen de bizim insanımız ve fındık üreticimiz. Biz onlara fındık üreticisi diyoruz. Fakat Erdoğan Hükümeti onlara fındık şirketlerinin hizmetçisi konumunu reva görüyor. Trabzon’da, Giresun’da, Ordu’da, Samsun’da, Sakarya’da, Düzce’de ve diğer birçok ilimizde on binlerce fındık üreticisi ailemiz; emeğine değer, fedakârlığına teşekkür, gayretine minnet, fındığına makul fiyat verilmesini bekliyor. Fındığı bakmanın, toplamanın ve satmanın maliyeti her geçen yıl daha da artıyor. Fındığın bakımı, tırpanı, tımarı, patos ve hasadı noktasında artan maliyetler cep yakıyor. Hal böyle iken bu haftaki kabine toplantısı sonrasında basına yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan, Giresun Fındığının kilo fiyatını 84, Levant kalite fındığın ise 82,5 lira olarak ilan etti. Cumhurbaşkanının ilan ettiği fiyat; bize göre “fındık alım fiyatı” değil, “fındığınızı çöpe atın fiyatıdır. Esasen açıklanan fiyat, “fındık taban fiyatı” değil, “fındık tavan fiyatıdır. Sayın Erdoğan, fındık piyasasının hâkim aktörlerine “82,50 liranın üzerinde fiyatla fındık almayın” mesajı yayımlamıştır. Hükümetin açıkladığı fındık fiyatı; simsar tüccar fiyatıdır. Erdoğan Hükümeti’nin fındık üreticisinin terine biçtiği fiyat; üretimden, üreticiden, alın terinden, yerli ve milli ekonomiden yana olmadıklarının hem itiraf hem de ispat belgesidir. Erdoğan’ın ve Hükümetinin Trabzonlu, Giresunlu, Ordulu, Samsunlu, Sakaryalı, Düzceli ve diğer illerin fındık üreticilerini değil, Ferrore şirketini ve yöneticisini esas alan fiyat belirleme alışkanlığının veya zorunluluğunun gerekçesini bilmiyoruz. Fakat, verilen bu fiyatın, tımar ve tırpan yevmiyesi, fındık yevmiyesi, fındık bahçesi gübresi ve patos gibi maliyetler karşısında hükümsüz, yetersiz ve insafsız olduğunu çok net şekilde biliyoruz.

“Birileri Türkiye’nin fındıktaki öncülüğünü sonlandırmak istiyor”

Verilen 84 ve 82,5 liralık fiyatlar, fındık üreticisinin İtalyan şirketinin taşeron isçisi, memleketin fındığının ise İtalyan ekonomisinin menfaat tedarikçisi yapma azim ve kararının sonucudur. Hükümet, göreve geldiği günden bugüne sürdürdüğü “fındığın kilosu 3 doları geçmemeli” misyonunu kim için yüklendiğini deklare etmelidir. Fındığa bu şekilde düşük fiyat belirlemek, cehaletin mi gafletin mi esaretin mi eseridir? Fındığın fiyatı Hükümet eliyle düşük belirlenmiş, fiyatın piyasa gerçekliğinde daha da düşük olmasını sağlayacak bilinçli kusurlar, tasarlanmış eksikler ve yetersizlikler de yine Hükümete bağlı yapılar eliyle tedavüle sokulmuştur. Birileri Türkiye’nin fındıktaki öncülüğünü de fındık üreticisinin fındıkla bağını da sonlandırmak istiyor. TMO alımlarında kota uygulanması, fındık ödemelerinin peşin yapılmaması, çiftçinin hasat öncesi dönem borçlarını ödeme zorunluluğu nedeniyle peşin paraya ihtiyaç duyması; şirketlerin kurnazlığını kolaylaştırmakta, insafsızlığına ise zemin oluşturmaktadır. Fındık fabrikaları kurması için teşvik verilen, yerli büyük fındık şirketlerini satın almasına seyirci kalınan İtalyan Ferrore şirketi, çok uzak olmayan tarihte Giresun’da, Ordu’da, Sakarya’da, Düzce’de, Samsun’da, Trabzon’da büyük ölçekli fındık bahçe ve tarlalarına sahip olabilir. Nutella üreticisinin fındık satın almak yerine fındık bahçesi satın almaya yönelmesini kolaylaştırıp, düşük maliyetli hale getiren adımlardan vazgeçilmeli, tabiri caizse geri dönülmelidir.

“Fındıkta yeni bir milat oluşturulmalı”

Fındık için belirlenen düşük alım fiyatı finansal açıdan üreticiye, sosyal açıdan ise bütün ülkeye ve özellikle de bölgeye büyük zarar verecektir. Dışa göçü engelleyici etkiye sahip fındık üretimi kaynaklı sosyal düzenleme bu fiyatlama politikasıyla hükmünü ve gücünü yitirmeye devam edecektir. Açıklanan fındık fiyatını yükseltmemek; yabancı sermayenin fındık bahçelerine kadar girmesine seyirci kalmaktır. Yabancı şirketlerin kiralama ve satın alma yollarıyla fındık bahçelerini ele geçirmesine destek vermektir. Hükümet yanlışlarından vazgeçmezse ve fındık fiyatını düzeltmezse; bugünün fındık üreticisi yarının yabancı şirketinin asgari ücretli fındık işçisi olacaktır. Saadet Partisi olarak, tarımda ve özellikle fındık gibi tekel ürün kulvarında milli görüşün, yerli üretimin, dünya pazarına hakim olacak bilincin ve kararlılığın önemini vurguluyor, doğru ve gerekli olduğunu söylüyoruz. Fındık sektöründe işçisinden üreticisine, tüccarından, sanayicisine hemen her özne yabancı sermayenin işgalinden, Hükümetin duyarsızlığından ve bilinçli ihmalinden muzdarip durumdadır. Tarımda en yüksek dış gelirin elde edildiği ürün unvanına sahip fındık gerçeğini ıskalamaktan vazgeçmek gerekiyor. Mevcut gelirin 4-5 kat artmamasının nedeni içeride fındık fiyatının üretici aleyhine belirlenmesiyle oluşan üretim isteksizliği ve ürün alıcıları kurnazlığıdır. Bütün bu sorunlardan kurtulmanın yolu; fındık konusunda herkesin malumu olan ve Hükümet tarafından ısrarla kaçınılan doğruların hızla hayata geçirilmesidir. Bunun ilk adımı da açıklanan fındık alım fiyatını, ziraat odasının belirlediği fiyat baz alınarak 140-150 TL seviyelerine yani Hükümetin kullandığı ölçüyle 5 dolar seviyelerine çıkarmak gerekiyor. Yerli ve milli kavramlarını afiş olarak kullanmaktan vazgeçip duruş ve görüş olarak kullanmak noktasında Hükümet ilk adımı fındıkla atmalı, fındık üreticisinin beklentilerini esas alarak yeni bir milat oluşturmalıdır.”

  • Yorumlar 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 5 Mayıs 2013 Ajans Bartın | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0551 120 3535