Bartın’ın Ulus İlçesi Ulukaya Köyü’ne Mermer ocağı işletmesi kurulması için Mustafa Keskin tarafından Bartın Valiliği’ne yapılan başvuru Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 17. maddesi doğrultusunda incelenerek uygun bulundumuş ve geçtiğimiz günlerde de konuyla ilgili Bartın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada söz konusu Mermer Ocağı İşletmesi Projesi için ÇED sürecinin başlatıldığı belirtilmişti.
Gelinen süreçte Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Sayın Ali Özcan, kamuoyunda büyük tepkilere neden olan mermer ocağı işletmesi için hazırlanan proje tanıtım dosyasının ilgili kurumların olumsuz görüşleri üzerine ÇED sürecinin sonlandırıldığını duyurdu.
Yapılan bu açıklama ile Ulus halkı rahat bir nefes almış oldu.
İlgilenen ve bu kararın alınmasına vesile olan herkese teşekkür etmek gerekiyor. Bu duyarlılığı keşke Amasra’ya kurulmak istenen termik santral konusunda da gösterebilseler.
Burada benim için önemli olan bir hususa da değinmek istiyorum. ÇED sürecinin sonlandırılması ile ilgili Bartın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından basın açıklaması hazırlanıp tüm basına 5 Ocak Cuma günü mail atıldı.
Bu basın açıklamasını hazırlayan ve emek veren herkese kamuoyunun aydınlatılmasını sağladıkları için teşekkür ediyorum.
Fakat aynı metin ne hikmetse söz konusu tarihte bazı gazetelerde yayındaydı. Yani demek istediğim 5 Ocak Cuma günü öncesinde resmi basın açıklaması bazı gazetelere gönderilmiş.
Cuma günü bazı gazetelerde yayında olan açıklama, İl Müdürlüğünün ayrımcı tutumu sonrası 6 Ocak Cumartesi günü diğer gazetelerde yerini alabildi.
Şimdi İl Müdürü Sayın Ali Özcan’a sormak gerekiyor. Bu ayrımcılık neden yapıldı? Bir gün ara ile bazı gazetelere göndermek doğru mu? Özel bir açıklama olsa anlarım. Özel haberler veya açıklamalara tabii ki bir şey deme hakkımız yok.
Ancak resmi bir açıklamayı gönderirken basın ayrımı yapmak pek yakışı kalmadı.
Duyuru metnini önce bir gazeteye verip ve o gazetede yayınlandıktan sonra kurumun mail adresinden tüm basına mail atmanın çok büyük bir saygısızlık olduğunu düşünüyorum.
Şimdi biz< kurum sitesine koyduk oradan almışlardır’ diyebilirler. Ancak 4 Ocak günü kurumun sitesinde de böyle bir açıklamanın yer almadığını gördük. Kaldı ki söz konusu haberin yayınlanabilmesi için gazetede yayınlanabilmesi adına 4 Ocak’ta resmi siteye konulması gerekiyor.
Tabii bunu küçük bir şey olarak görenler olabilir. Bu da köşe konusu olur mu diyenler çıkacaktır. Ancak benim için önemli bir konu. O yüzden köşemde yer vermek istedim.
Burada yazıyı yayınlayan gazeteye herhangi bir şey söylemediğimi ve herhangi bir kişiyi hedef almadığımı belirteyim.
Benim tek merak ettiğim bu ayrımın neden yapıldığıdır. Soru yönelttiğim yer Çevre Şehircilik İl Müdürlüğüdür. Yapılan bu ayrımın nedenini öğrenmek istediğimi belirtiyorum.
Bir kurum resmi bir açıklamayı sadece bir gazeteye gönderip yayınlattıktan sonra, diğer basın mensuplarına mail atıp yayınlanmasını istemek bana doğru gelmiyor.
Bu tür konularda ayrım yapılmamasını kurum müdürlerimizden rica ediyoruz.
EMEKLİ AYLIĞI ALANLAR KADRO DIŞI KALACAK
Taşeron işçilerin yıllardır beklediği taşeron işçilere kadro kanunun yayınlanmasının ardından 2018 yılının ilk gününde de Taşeron Personelin Kadroya Geçiş Yönetmeliği yayınlandı.
Kadroya geçecek işçilerin de kadro işlemlerini yürütecek kurumların da merakla beklediği yönetmelikle birçok soruya da cevap bulunmuş oldu.
2 Ocak Salı başlayan taşeron işçilere kadro maratonunda yönetmelikle aynı zamanda ilgili dilekçe ve formlar da yayınlanarak resmi evrak belirsizliği de ortadan kaldırılmış oldu.
Taşeron işçilerin kadroya geçebilmek için başvurularını en geç 10 gün içinde yapması gerekiyor.
Kadroya geçmek için başvuruda bulunan taşeron işçiler yazılı, sözlü ya da uygulamalı sınavlara tabi tutulacaklar.
Bu sınavlarda başarılı olanlar 90 gün içinde kadroya geçme hakkı kazanmış olacaklar. Yine taşeron işçilere kadro hakkından askerlik görevini yapmakta olanlar ile doğum izninde bulunanlara da kadro verilecek.
Kadro olayında tek kazançlı çıkmayacak grup belki de emeklilik süresi dolmuş olanlar olacak. Çünkü emekli aylığı alanlar kadro dışı kalacağı için işini kaybedecek.
Başvurular taşeron firmalara değil bizzat bağlı bulunulan kamu kurumlarına dilekçe ile başvuracaklar.
Başvurular SGK'ya toplu halde iletilecek ve SGK'dan gelecek emeklilik durumu netleştikten sonra diğer şartları değerlendirilecek. Burada en önemli sorunlardan birisi de eski hakların ne olacağı konusudur.
İsçilerimiz, kamuda istihdam edildikleri için kadroya geçişleri nedeniyle çalıştıkları idare ile sulh sözleşmesi yapacaklardır. Bu Sözleşme, işçilerimiz açısından herhangi bir hak kaybına sebep olmayacaktır.
Ancak burada sıkıntı görülen bazı hususlar var. İşçiler tedirgin ve açıkçası üzgün. Kadroya alınacak olan işçilerden tek tek belgeler isteniyor. Bu belgeler arasında geçmişe yönelik herhangi bir hak talep etmeyeceğini içeren bir evrak da yer alıyor.
Yani istifa eden bir işçi geçmişe dönük tazminatını alamıyor. Kişilerin 20-30 yıllık çalışmışlığı bir anda sıfırlanıyor.
Bir önemli husus daha var. Bu geçmişe dönük hakların alınmayacağı yönündeki evrak kadroya geçiş için yapılacak olan sınav öncesi alınıyor. Peki eğer 10-20 yıllık bir çalışan kadro sınavını geçemezse ne olacak?
İşe giremeyecek. İşe giremediği gibi geçmişe dönük tazminatını da alamayacak. Çok kafa karıştıran durumlar var.
Bu sıkıntılar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na iletildiğini biliyoruz. Sayın Bakan da uygulamanın böyle olmayacağını ifade etmeye çalıştı. Yani geçmişe yönelik hakların, kazanılmış hakların korunacağını söyledi.
Ancak neyin ne olduğunun tam anlamıyla açıklanması gerekiyor. Uygulamaya geçilmeden bu sıkıntılar giderilmeli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.