5 Mayıs 2013 tarihinde kurulan Ajans Bartın 2 yılını geride bıraktı. Doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık ve ilkeli duruşumuzla Bartın basınında farkımızı gösterdiğimizi tekrar yineliyorum. Mesleğe başladığım günden buyana yalan ve asılsız tek bir kelimeye dahi sitemde yer vermedim.
Bunları kendimizi övmek için söylemiyorum. Birileri bizi övsün gibi bir telaşım da yok. Hiç de olmadı.
Sadece işime bakarım. İşimi yapar taktiri de okuyuculara bırakırım.
Tabi bu 2 yıllık süreçte yaşanan olumsuzluklar oldu. Hepsiyle tek başıma mücadele verdim. Meslektaşlarım dahi bu olumsuzlukları desteklediler. Kimse unuttu sanmasın. Her şeyin bir zamanı var.
Bu yaşadıklarım beni meslekten soğutma adına yapılsa da başaramadılar. Aksine daha da hırslandırdılar.
Sözü fazla uzatmadan konuya gireyim. Böyle bir girişi yaparak bizi tanımayanlara kendimi kısa da olsa tanıtmak istedim.
Beni meslekten soğutan yapılanlar değil. Bartın’da oldukça iyi işleyen dedikodu mekanizması.
Benimle ilgili bir sendika başkanının sağda solda asılsız şeyleri konuştuğunu duydum. Konuştuklarını duyduktan sonra yemin ederim mesleğimden tiksindim.
Ama sonra düşündüm. Acaba tiksinmesi gereken ben miyim diye.
Acaba o yaptıklarından tiksiniyor mudur? Ben zannetmiyorum. Yazımın sonunda kimin tiksinmesi gerektiğini soracağım.
Kısaca olaydan bahseyim. Bartın’da faaliyet gösteren bir sendikanın başkanı beni ziyarete geldiğinde rotasyonla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Sayın başkan sanırım üye kaybı korkusuyla rotasyon uygulamasının karşısında olduğunu belirtti. Bende gelen Sayın Başkanın açıklamalarını harfiyen not aldım. Yanımda Yazı İşleri Müdürümüz Sayın Nihal Çınçın da vardı. Not aldığım gibi de başkanın açıklamalarını habere dönüştürdüm.
Benim yaptığım haberin ardından galiba başkan birilerinden tepki gördü. Bu işler dedikodu ile olmuyor. Ben olduğu gibi anlatabiliyorum. Sayın başkan da çıkıp mesleğinin de önemini dikkate alarak harfiyen açıklasın.
Tabi küçük ve bir o kadar önemli olan ayrıntıyı da atlamadan geçemeyeceğim. Sayın Başkan nerelerden tepki gördüyse onun heyecanıyla haberin yayınlanışının hemen ardından yeniden gazeteye ziyarete geldi.
Ziyaretinde haberdeki cümleleri kullanmadığını ve benim yalan haber yaptığımı söylediğinde ona belgeleriyle bunu ispatladım. Ses kaydı olduğunu söyleyince bana başkanın dediği ifadeleri aynen yazıyorum.
“Ben böyle bir açıklamayı yapmış olabilirim. Beni arayan kişi seni ziyarete geldiğinde bu açıklamaları yapmadığımı söylersin. Yanlış yazdığını belirtirsin” dedi.
Beni arayan kişi dediği de gazete haberinin ardından tepki gösterenler. Acaba bu kişi kim. Sayın Başkan benim arkamdan dedikodu yapacağına açıklayabiliyorsa bunları açıklasın.
Bakalım bu meslekte daha neler göreceğiz. Tabi böyle bir şeyi kabul etmem mümkün değil. Ben haberimin arkasındayım. Tek bir kelimesinde dahi abartı, yalan bir ifade yoktur. Şerefim ve namusum üzerine Kuran-ı Kerim’e el basarak yemin edebilirim. Acaba Sayın Başkan da edebilir mi?
Bir sendikanın ve imamları temsil eden bu kişinin bana dediği bu sözler sanırım her şeyi açıkça ortaya koyuyor. Daha bunlar hiçbir şey devamı da var.
Tabi ben başkanın dediğini kabul etmeyince ve diğer sendikaların da haberlerine yer vermeye başlayınca asılsız ifadelere başvurmuş.
Başkan benim yaptığım haberin yalan olduğunu, öyle ifadeler kullanmadığını ve benim onu oyuna getirdiğimi belirtmiş.
Bu yaşadıklarımı da anlatmayacaktım. Ancak bu kişinin sağda solda benim haberciliğimi ayaklar altına alırcasına, benim kişiliğimi küçük düşürecek, okuyucu gözünde benim sitemi alçaltacak ifadeler kullanınca bende yaşanılanları açıkça okuyucularımızla paylaşmak zorunda kaldım. Başkanımız kızacak ama kusura bakmasın.
Mesleğini de göz ününde bulundurarak başkanın bana attığı bu iftiraya köşemden cevap vermek istedim.
Kesinlikle ve kesinlikle söz konusu kişi beni ziyaretinde sanırım üye kaybı düşüncesiyle imamlara uygulanan rotasyon uygulamasının karşısında olduğunu belirtti. Haberimin sonuna kadar arkasındayım.
***
Ben bu köşe yazısını yazarken sosyal paylaşım sitesinde aynı başkanın bir tane videosunu gördüm. Kısaca bundan da bahsedip yazıma son vereceğim.
Başka bir sendika resmi sitesinden üyelerine çeşitli hediyeler vereceğini açıklamış. Üyelerini memnun edebilmek için böyle bir yola başvurmuş. Hediye vermek güzeldir. Tebrik ederiz.
Tabi bu duyurunun ardından söz konusu başkan sosyal paylaşım sitesinde diğer sendikanın verdiği hediyelere ilave olarak o sendikadan istifa edip kendi sendikasına geçenlere gömlek ve kravat vereceğini belirtmiş.
Ne oluyor böyle? Bunlar galiba imam kapmaca oynuyor.
Ben bunu dinleyince utandım. Sendikacılık bu kadar basit olamaz. Bana yine kızacaklar ama bu davranış hiç hoş bir davranış değil. Peygamber mesleğini icra eden imamlara ben bunu bir hakaret olarak algıladım.
Sendikanın görevi çeşitli hediyelerle üye kapmaca mı oynamaktır? Önemli ve kutsal olan mesleğinizin zedelenmesine izin vermeyin. Ben bu yapılanları Bartın’da görev yapan tüm imamların vicdanına bırakıyorum. Bu saygısızlığa kayıtsız kalınmamasını imamlarımızdan rica ediyorum.
Şimdi yazımın sonunda okuyucularımıza ve peygamber mesleğini icra eden imamlara sormak istiyorum. Sizce tüm yaşanılanlardan tiksinmesi gereken kişi kim?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.