Geçtiğimiz günlerde Vali Sayın Nusret Dirim başkanlığında düzenlenen İl Koordinasyon Kurulu’nda toplantı boyunca elindeki cep telefonu ile dikkat çeken Bilim, Sanayi ve Teknoloji Müdürü Sayın Birol Cangi’yi ‘Koordinasyonu böyle sağladı!’ başlığıyla haber yapmıştım.
Haberimi sizlerle buradan bir kez daha paylaşmak istiyorum.
“Bilim, Sanayi ve Teknoloji Müdürü Birol Cangi, Vali Nusret Dirim başkanlığında düzenlenen İl Koordinasyon Kurulu toplantısında cep telefonunu elinden düşürmedi. Yatırımcı dairelerin bölge ve il müdürlerinin yanı sıra kaymakamlar ve belediye başkanlarının da hazır bulunduğu toplantıda arka sıralarda oturan Cangi’nin üzerinde bir oyun olduğu görülen cep telefonunu çevresindeki müdürlerin yanı sıra gazetecilerin de dikkatini çekti. Müdür Cangi, kurumlar arasında koordinasyonu gerektiren konuların ele alındığı toplantıda elindeki cep telefonu ile birlikte ilginç bir görüntü oluşturdu. Bu görüntü üzerine, ‘Müdür Cangi koordinasyonu böyle sağladı’ şeklinde yorumlar yapıldı”
Bu haber öyle ses getirdi ki 2-3 gün boyunca arayan arayana… Haberi siteden kaldırmamı isteyen mi dersin, düzeltmemi isteyen mi dersin…
Aslında haber sonrası yaşananları yazmayacaktım. Ancak İl Müdürü Sayın Cangi bana yazmaktan başka çare bırakmadı.
Haberin yayınlanmasının ardından Sayın Cangi, beni telden aradı. ‘Haberi Kaldıracaksın’ diye emrivaki bir cümle kurdu. Tabii konuşması süresince de kullandığı ifadeler biraz saygı kurallarından uzak kaldı. Saygımı kaybetmeden Sayın Cangi’ye anlatmaya çalıştım.
Haberi kaldıramayacağımı, eğer haberde kullandığımız yanlış ifade olduğunu düşündüğünüz bir yer varsa düzeltebileceğimizi söyledim. Daha ne diyeyim…
Kaldırmayacağımı söyleyince ‘Size dava açacağım’ dedi. Bu dediklerine karşılık ‘Dava açmak kanuni olarak hakkınız. Eğer haberde yanlış veya yalan bir ifade olduğunu düşünüyorsanız davanızı açabilirsiniz” şeklinde cevap verdim. Haberde yanlış bir ifade olup olmadığını sordum.
Yanlış bir ifade olmadığını kendisi telefonda bana bizzat iletmesine rağmen, saygısızca davranmaya devam etti.
Hatta konuyla ilgili söyleyecekleri varsa buna yer verebileceğimizi söyledim. Yaptığı açıklama benle ilgili olumsuz da olsa yer verecektim.
Çünkü meslek hayatımda ne bir parti ayrımı ne bir kurum ayrımı yapmadım. Çıkarım için tek bir yazı dahi kaleme almadım.
Benim bu şekilde yaklaşımıma rağmen Müdürü Bey konuşmasının sonunda da telefonu yüzüme kapattı.
Tabii aradan biraz zaman geçtikten sonra yine aradı. Sürekli aynı şeyleri söyleyip durmasına rağmen, saygısızlık yapmadan telefonu açıp cevap verdim.
Sonraki gün de 2-3 yerden yazıyı kaldırmam için telefon geldi. Maalesef ilimizde durum bu.
Sayın İl Müdürü benim gözümde tavırları ve davranışlarıyla sınıfta kaldı. Haber her ne kadar olumsuz da olsa bu şekilde yaklaşımı kendisine yakışmadı.
Tabii sonraki günlerde de 1-2 gazeteye gidip benle ilgili basın açıklamasında bulunacağını söylemiş. Meslektaşlarıma gösterdikleri duruş nedeniyle teşekkür ediyorum. Gittiği basın kuruluşları ‘Eğer bir açıklama yapacaksanız muhatabına yapın’ şeklinde yanıt vermişler.
Benim için başka bir basın kuruluşuna açıklama vermesi önemli değil. İstediği yere değerlendirmelerde bulunabilir. ‘Toplantı arasında oynuyordum’, ‘Sercan Engin bana bunu kasti yapıyor’ veya ‘Benimle bir alıp veremediği var’ şeklinde ifadelerde bulunduğunu duydum.
Bunların gerçekle hiçbir alakası yoktur. Sadece İl Koordinasyon Toplantısında gördüklerimi haber yaptım. Bu benim mesleğim. Sadece görevimi yerine getirdim.
Bazı yorumlarda da para koparmak için yazdığım dillendirilmiş.
İl Müdürünü tanımam, karşısına geçip konuşmuşluğum yoktur. Herhangi bir çıkarım asla olamaz.
Mesleğe başladığım günden bu yana bir kişi çıkıp ‘bu beni tehdit etti’ diyemez. Biz haram yemeye alışkın değiliz. Biz namusumuzla ekmeğimizi kazanmaya gayret ediyoruz.
İsterseniz Sayın Cangi’nin yaptıklarıyla devam edeyim. Aradan geçen uzun zamanın ardından telden arayıp benimle görüşmek istediğini, yaptığı çalışmaları anlatmak istediğini söyledi.
Ben de Sayın İl Müdürüne gün ve saat verdim. Hal böyleyken dün değerli meslektaşım Bülent Bostancı’nın ’Allah’a havale olduk’ başlıklı bir köşe yazısını okudum. Bir de baktım ki köşede Sayın Cangi konu alınmış.
Köşede benim yaptığım haberden bahsedilerek, ilin gelişmesi ve yatırımların değerlendirilmesine yönelik en önemli toplantıda Müdür Beyin cep telefonuna vurgu yapılmış.
Yazıda Sayın Cangi’nin bazı meslektaşlarımıza karşı takındığı tavır eleştirilmiş. Toplantının ve söz konusu haberin ardından 10 gün geçmesine rağmen İl Müdürünün basına karşı tutumu ve yüz ifadesi anlatılmış.
Yaşananları sizlerle paylaşayım.
‘Bir banka ATM’sinin önünde makam aracından inen Müdür Bey gazetecilerle karşılaşmış.
Müdür Bey parmağını sallaya sallaya gazetecilere bir şeyler söylemiş. Yanlış okumadınız parmağını sallaya sallaya tehdit eder gibi ‘Sizi Allah’a havle ediyorum’ demiş.
Yani suçlu biz olduk. İlimiz için önemli bir toplantıda telefonuyla haber olan Sayın İl Müdürü haklı, şahit oldukları olayı kaleme alan gazeteciler suçlu.
Tüm yaptıklarına rağmen geri adım atmayan ve meslektaşlarımıza karşı parmak sallayarak tehditvari ifadeler kullanan İl Müdürünün davetine katılmayacağımı bu köşeden açıklayayım. Çünkü bu yaşananlar öncesi makam odasına davet edip, çalışmalarla ilgili bilgiler vereceğini söylemişti.
Ben de iyi niyet çerçevesinde kabul etmiştim. Ancak o görüşmeye katılmayacağım.
Son olarak bir iki kelime daha söyleyeyim ve yazımı sonlandırayım.
Sayın İl Müdürü bizi Allah’a havale etmiş. Allah kendisinden razı olsun. Bizi adaletine sonsuz inandığımız Allah’a havale ettiği için teşekkür ediyorum.
Biz arkamızda hiçbir güç olmadan ekmeğimizin peşindeyiz. Tek derdimiz bu.
Sayın Valimiz herhalde bu yazıları ve haberleri okuyordur.
Yaptığımız haber ve köşe yazıları ışığında acaba bu kurum müdürü için herhangi bir soruşturma başlatılmış mıdır?
Bunu merak ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.