Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip koronavirüs dünyada yayılmaya devam ederken, virüsün görüldüğü ülkelerde alınan tedbirler de artıyor.
Bizim ülkemizde de bir dizi tedbirler alınırken, her il kendi genel durumuna göre kararlar alarak uygulamaya koyuyor.
Bu konuda Bartın Valiliği’nin tedbir anlamında aldığı kararların bazıları takdire şayan…
Gerçekten Vali Sayın Sinan Güner tepki göreceğini bildiği birçok konuda dahi büyük bir cesaret göstererek, karar alınmasını sağlıyor.
Salgın sürecinin başından buyana ciddi çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmaların meyvesini bir dönem sıfır vaka ile görsek de şuan için durum pek iç açıcı değil.
Çünkü bizler açıklanan kurallara uymuyoruz.
Kurallara uymadığımız gibi çarşı ve pazarda kurumları suçluyoruz. Bu süreçte başarılı olmanın yolu hep birlikte kurullara uymaktan geçiyor.
Devletin bu süreci tek başına yürütmesi mümkün değil…
Sadece Bartın Valiliği’nin veya belli meslek gruplarının çaba ve gayretleriyle bu salgın süreci atlatılamaz.
Ülke genelinde ciddi artışlar yaşanırken, ilimizde de vaka sayılarında artışlar var. Günde 200 kişinin üzerinde vaka olduğu ifade ediliyor.
Valiliğin olumlu ve yerinde bazı çalışmalar yaptığını ifade etmiştim. Bu çalışmalarının yanı sıra bazı yanlışlıkların yapıldığını da ifade edelim.
Pandemi sürecinin başından buyana il genelinde esnaf denetimleri yapılıyor.
Denetim tabi ki olmalı. Buna karşı değilim. Ancak esnafın üzerine çok gidildi. Aynı esnaf her hafta veya 2-3 gün arayla denetleniyor. Virüsün yayılma hızı böyle mi düşecek? Bu virüs sanki esnaflardan yayılıyormuş gibi denetimler sadece esnafların üzerine yoğunlaştırıldı.
Bartın dahil ülke genelindeki tüm esnaflar sürecin başından buyana sabahtan akşama kadar aralıksız denetleniyor.
Vatandaşın duyarsızlığı esnafa mal ediliyor.
Peki ne yapıyoruz denetimlerde?
Görevli elindeki bir form kağıdına tedbir kurallarına uyulup uyulmadığıyla ilgili notlar alıyor.
Duyuru afişleri var mı? Dezenfektan bulunduruyor mu? Masa araları açıklanan ölçülere uygun mu? Mekan hijyenik mi? gibi sabit rutin sorular soruluyor.
Bu sorular her denetimde aynı. Esnaf kardeşimiz duyuru afişlerini astıysa eğer 2-3 güne camda asılı olan bu afişler çürümez herhalde…
Aynı şeyleri sorgulamanın bir anlamı yok gibi geliyor…
Bu denetimler sırasında gidilen bir lokanta işletmesinde bu soruların yanı sıra o lokantada yemek yiyen vatandaşa yönelik ne yapıldı?
Veya bir kahvede işletme sahibinin yanı sıra çay içen vatandaşlar bilgilendirildi mi?
Oradaki vatandaşlara uyarılarda bulunuldu mu?
Bu denetimler vatandaşa yönelik de olmalı. Denetimden kasıt ceza kesmek değil. Halkı bilinçlendirmek olmalı.
Zaten millet ekonomik sıkıntıda…
Zaten esnaf zor durumda…
Amacımız ceza kesmekten çok bilgilendirmek üzerine olmalıdır.
Tabii kurallara uymamakta inat edenlerle ilgili gereken işlemler yapılmalı. Ona bir itirazımız yok.
Karantinada olan kişi sokakta geziyorsa gözünün yaşına bakılmamalı…
350 kişin üzerinde 75 ekiple çalışma yapan Bartın Valiliği günlerdir gel git esnaf denetimi…
Yazdıklarım yanlış anlaşılmasın. Hiç denetim olmasın demiyorum. Sadece esnaf denetimiyle olacak iş değil. Esnafın dükkanında kontrolü yap, denetleme formunu doldur. Oldu bitti…
Burada bizim sıkıntımız halkı bilinçlendirememek…
Esnaf kuralları ezberledi. Yapacaklarını ezberledi. Denetim öncesi önlemini alıyor.
Şimdi biz bu denetimlerle virüsün yayılma hızını engelledik mi?
Aylardır denetim yapılıyor. Gelinen süreçte denetimlerin çözüm olmadığını hep birlikte görüyoruz.
Denetimlerde yanlış yöntem seçildiğini bize gelinen süreç gösteriyor…
Ancak bu sanki fark edilmiş gibi duruyor. Son günlerde açıklanan ek tedbirler bize sürecin doğru okunmaya başlandığını gösteriyor gibi…
Peki son günlerde neler yaşandı kısaca değinelim.
Vali Sayın Sinan Güner tarafından “Bize 14 Gün Yeter” kampanyası başlatıldı.
Virüsün yayılım hızını durdurabilmek için önemli bir projeyi ortaya koydu.
Koronavirüs ile mücadelenin sadece belli meslek mensuplarının gayretiyle mümkün olmayacağını biliyoruz.
Bu mücadelenin topyekün tüm halkımızla başarıya ulaşabileceği ortada.
14 gün boyunca zorunlu olmadıkça dışarı çıkmayalım. Bartın Valiliği tarafından başlatılan bu kampanyaya hep birlikte destek olalım.
Aslında kampanya başlatılalı bir haftayı geçti. Ancak görüyoruz ki çağrılara pek kulak verilmiyor.
Valilik bu kampanyayı duyurmasının hemen ardından yine bazı tedbir kurallarını da açıkladı.
Bu tedbir kuralları büyük önem arz ediyor. Sadece denetimle başarı gelmiyor.
Yavaş yavaş doğru yolu buluyoruz. Bu işi vatandaşı bilgilendirerek önleriz.
İnsanları bu konuda eğitebilecek eğitimcileri veya donanımlı kişileri köylere veya mahallelere gönderelim.
Esnafı yeterince bilgilendirdik. Vatandaşı da bilgilendirelim. Vatandaşı bilgilendiremediğimiz açıkça ortada…
Eğer aylardır yapılan koşuşturmaya rağmen bugün pazaryerinde karantinada olan bir vatandaş uygulama noktasında yapılan kontrollerde yakalanıyorsa bunun izahı ne olabilir?
Demek ki anlatamamışız. Demek ki belediye hoparlöründen ve köylerde cami hoparlöründen yapılan anonslar yeterli olmuyor.
Bu konuda daha iyi bir yöntem geliştirilmeli.
Eğitimli insanlar olmazsa hiçbir şeyin önüne geçilemez.
Eğitim çalışmalarımızın yanında yine sert tedbir kurallarını da sürdürelim.
Son açıklanan uygulamanın etkili olacağını düşünüyorum.
Corona virüsü vakaları artmayı sürdürürken en önemli artış sebeplerinden biri karantinada olması gerekirken sosyal hayatına devam eden kişiler olarak görülüyor.
Bu nedenle Bartın Valiliği, koronavirüs hastaları ve temaslıların takibi için barkotlu hasta bilekliği uygulaması başlattı.
Koronavirüs vakalarının artmasıyla getirilen ek tedbirler gereği evde tedavi edilecek virüs bulaşmış hastalara kırmızı bileklik takılacak, temaslılarına ise mavi bileklik. Takip amaçlı kullanılacak olan bilekliği çıkarmanın ise cezai yaptırımı olacak.
Caddelerde ki sigara içme yasağı ve pazar yerlerindeki HES kodu denetimlerine de büyük önem veriliyor.
Yine Sayın Valimizin açıkladığı yapılacak olan önemli bir çalışma daha var. Çocukların bu salgınla ilgili eğitileceğini ifade etti. Bu başarılabilirse çocuklar anne, baba veya akrabalarını uyaracaktır. Çocuklar kontrol eden bir mekanizma olarak kullanılabilirler.
Bu iş çocuklarla mı olacak diye konuyu hafife almayalım. Bir çocuk babasına maske takılması konusunu hatırlatabilir. Dışarı çıkılmaması gerektiğini söyleyebilir. Ellerin yıkanması veya sayılabilecek birçok konuda destek ve katkı sağlayabilirler. Bunun da yolu yine eğitimden geçiyor.
Peki insanlar neden direkt ailelerin eğitilmediğini sorabilirler. Bazen aileler eğitime kapalı olabiliyor. Afişleri veya uyarıları okusa bile uygulamaktan kaçınabiliyor.
Yani özetle biz çocukları eğiteceğiz. Çocuklar aracılığıyla da aileleri eğitebiliriz.
Sadece denetimle aşılamayan zorlu süreci eğitimle geride bırakmak mümkün.
Hep birlikte açıklanan tedbir kurallarına uymamız şart.
Zorunlu olmadıkça evden çıkmayalım. Mecburi durumlarda da maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyarak gerekeni yapalım.
Bu zorlu süreçte hepimiz için kendimiz için kuralları unutmayalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.