Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel, beraberindeki MHP MYK Üyesi Dr. Sultan Gündüz ve MHP Ankara Milletvekili Mustafa Mit ile birlikte Pazar günü Bartın’a geldi. Demirel, 16 Nisan’da bir partiyi ya da bir şahsın oylanmayacağını hükümet sisteminin oylanacağını anımsatırken, “Milletimiz kendi geleceği hakkında kararını verecektir. Referandumun yeni kutuplaşmalara sebep olamaması arzusundayız. Biz herkesin kararına hürmetkarız. Milletin tercihi ile çıkacak sonuca da herkesin saygılı olmasını bekliyoruz. Biz devletteki karmaşanın son bulması devleti yönetenlerin anayasal sınırlara çekilmesi için 16 Nisanda evet diyeceğiz ve 80 milyona da ‘Evet’ çağrısı yapıyoruz” dedi.
“Her yerde çatışma ve huzursuzluk var”
MHP Genel Başkan Yardımcısı Demirel, Türkiye’nin oldukça zorlu bir coğrafyada yer aldığına dikkat çekerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün ülkemizin etrafına baktığımız zaman Suriye, Irak, Kafkaslar, Balkanlar her yerde çatışma ve huzursuzluk var. Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ile ilişkilerimiz inişli çıkışlı, Avrupa Birliği üyeleriyle olan durumlarımız son yaşanan olaylarla beraber dünkü Hollanda örneğinde olduğu gibi gerilimli bir zaman diliminden geçiyoruz. Güçlü devletlerin gelecek stratejileri için komşu coğrafyalarımızda etnik ve dini kimliklerini öne çıkması ve kışkırtılmış çatışmalarda arttırılmıştır. Başta Irak ve Suriye’deki olumsuz tablonun en büyük etkilenenin kuşkusuz Türkiye’dir. Toplamda 4 milyona yakın sığınmacıya ev sahipliği yapıyoruz. Eğer Suriyeli sığınmacıların tümü bir ilde yaşamış olsalardı İstanbul, Ankara, İzmir’den sonra Suriyeli sığınmacılar dördüncü büyük ilimizi oluşturacaklardı.
“Kaçınılmaz sonun başlangıcı oldu”
Türkiye 24 Ağustos’tan buyana Fırat Kalkanı Harekatı’yla vatan savunması yapmakta Milli güvenliğimizi sağlamak için bir mücadele vermektedir. Bu çerçevede Türkiye sınırlarının ötesinde hiç bir terör unsurunun bulunmasına onay vermeyeceğini dair kararlığını Fırat Kalkanı Harekatıyla ortaya koymuştur. FETÖ, PKK, IŞİD, PYD, YPG tüm terör örgütleri iplerini ellerinde tutanların tarafından Türkiye’ye yönlendirilmişken bunca sorun içinde devlet güçlü olmadığı, seri kararlar alamadığı, yönetimde fiili hukuki karmaşası sürdüğü müddetçe Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923 ruhuyla devamı mümkün görülmemektedir. Ülkemizin etrafından tüm bunlar olurken 2007 yılında TBMM’de yapılması gereken Cumhurbaşkanı seçiminin 367 toplamdı yeter sayısı dayatması ile çıkmaza girmesi, Cumhurbaşkanın halkoyuyla seçilmesi neticesini getirmiş ve sistem değişikliği için kaçınılmaz sonun başlangıcı olmuştur. Ve sonuçta 2014 Ağustos’unda Cumhurbaşkanı ilk kez halkoyuyla seçilmiştir. 15 Temmuz Darbe kalkışmasının gerçekleşmesi sonrasında ise Türkiye toparlanması milli bekanın muhafazası için Türkiye milliyetçinin devreye girmesi, inisiyatif alması kaçınılmaz bir hal almıştır. İç sorunlara gömülmek siyasi kavgalar ve kutuplaşmalarla bölünmek hiçbirimizin tasvip etmeyeceği bir durumdur. Devletle millet arasındaki kenetlenmenin güçlendirilmesi gerekmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bir konjonktür için de kalıcı bir nitelikte milli mutabakatın milli ve manevi değerlerle sınırlanmış, uzlaşmanın şart olduğunu, fiili durum ve açmazın bir an önce sonlandırılmasını Türk töresine uygun bir devlet düzeninin devamını ertelenemez bir hedef olarak görmekteyiz. Milliyetçi Hareket Partisi mensupları için siyaset çıkar mücadelesi çekişme alanı çatışma sahası değildir ve hiçbir zaman da olmamıştır. 11 Ekim 2016 tarihli TBMM Grup Toplantımızda Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli hükümet etme sistemindeki fiili sıkıntıların açılması yönetimdeki karmaşa ve anayasaya aykırı durumun rejim krizine dönüşmeden çözülmesi için Adalet ve Kalkınma Partisine çağrıda bulunmuştur. Türk milliyetçiliğinin açtığı yolda milli ruh ve ahlakın belirlediği ilkeler etrafında Türkiye’nin tarihi temellerinden kopmadan milli yeminlerinden ayrılmadan yenilenmiş bir sistem yapısı ile devamı şarttır ve bu ancak demokrasinin rehberliğinde olabilecektir. Yenilenmiş bir uzlaşma, kucaklaşma ve dayanışma ruhuna acilen ihtiyaç vardır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin gayesi ve amacı tamamen bunun içindir.
“80 milyona evet çağrısı yapıyoruz”
16 Nisan’da bir partiyi ya da bir şahsı oylamayacağız. 16 Nisan’da oylanacak olan hükümet etme sistemidir. Milletimiz huzuruna getirilen anayasa değişikliğini oylayacak kendi geleceği hakkında kendisi kararını verecektir. Referandumun yeni kutuplaşmalara sebep olamaması arzusundayız. Biz herkesin kararına hürmetkarız. Milletin tercihi ile çıkacak sonuca da herkesin saygılı olmasını bekliyoruz. Biz devletteki karmaşanın son bulması devleti yönetenlerin anayasal sınırlara çekilmesi için 16 Nisanda evet diyeceğiz ve 80 milyona da evet çağrısı yapıyoruz. “Sonsuza kadar devlet” Mahkemelerin bağımsızlığının yanı sıra tarafsızlığının sağlanmasına 18 yaşının dolduran vatandaşlarımızın da seçilme hakkını elde etmesine Türkiye’nin artan nüfusu nedeniyle milletvekili sayısının 600’e çıkmasına milletvekili genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçim döneminin 5 yılda bir ve aynı gün yapılmasına, Gazi Meclisimizin yasama yetkisini güvenceye alarak denetim fonksiyonlarının güçlendirilerek daha da etkinleştirilmesine devlet yönetimindeki fiili zorlama ve açmazın bitmesi ve siyasetin toplum sözleşmesi sınırlarına çekilmesine güçler ayrılığının belirginleşmesine, yürütmeyi tahkim edip yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanına cezai sorumluluk getirilmesine evet diyoruz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.